TÜRKİYE Haber Girişi : 29 Ocak 2020 08:23

Kocaeli’de Kars konuşuldu!

Kocaeli’de Kars konuşuldu!
Kocaeli’de Prof. Dr. Bingür Sönmez, Araştımacı-Yazar Erkan Karagöz, gazeteciler Deniz Zeyrek ve Gürkan Hacır’ın katılımıyla, Kars’ın tarihi, kültürü ve güncel sorunlarına da değinilen geniş kapsamlı bir panel düzenlendi

Kars Olay-Kocaeli Kültür Sanat Platformu, “Kuruluşunun 100. Yılında Güney Batı Kafkasya Cumhuriyeti: Türkiye Cumhuriyeti ve Demokrasisine Etkileri” başlıklı bir panel düzenledi. Luxor Garden Hotel’de düzenlenen panelin konuşmacıları arasında Prof. Dr. Bingür Sönmez, Araştırmacı – Yazar Erkan Karagöz, gazeteciler Deniz Zeyrek ve Gürkan Hacır yer aldı. Bingür Sönmez ve Erkan Karagöz‘ün birlikte hazırladıkları ‘Eski Kars’ başlıklı slaytla başlayan etkinlik, ardından Karagöz’ün Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti hakkındaki konuşmasıyla devam etti.

 

Panelin ilerleyen dakikalarında ise Kars’ın geçmişteki görkemli yılları, etnik-kültürel yapısı ve güncel sorunları ele alındı. Konuşmasında geçmiş yıllarda Kars’ın gelişmişlik düzeyinin çok yüksek olduğuna dikkat çeken  Deniz Zeyrek, 16 yaşına kadar Kars’ta yaşadığını ve daha çocukluk yıllarında Kars’ta sinema ve tiyatro ile tanıştığını söyledi. Zeyrek, “Okuduğum Kazım Karabekir Öğretmen Okulu’nun sinema salonu vardı ve haftada bir film gösterirlerdi. Her yıl bizim Susuz’daki okullar düzenli piyes yaparlardı. Bütün ilçe yılda en az iki kere öğretmen okulunun o uzun yemek hanesinde toplanır onları izlerdik. Müthiş bir sosyal dayanışma ve kaynaşma ortamı vardı. Kitap okumayı, sinemayı, tiyatroyu orada öğrendik” dedi.

Kars’ta yaşadığı dönemde tüm etnik kökenden insanla tanışma fırsatı bulduğunu da dile getiren Zeyrek, “Ankara’ya geldiğimde öğrenci yurdunda kalırken insanlar birbirlerine etnik kimliğini ya da mezhebini sorardı. Ben bu öğrenci yurduna Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanların söylediği farklı etnik gruplar, farklı mezhepler vs. hepsiyle haşır neşir olmuş olarak gittim. Bizim büyüdüğümüz yerde Türk de vardı, Kürt de vardı, Laz da vardı. Okuduğum yatılı okulda yan tarafımda yatan Gürcü arkadaş vardı ve Gürcüce konuşurdu. Alevi de vardı, Sünni de vardı, Müslüman olmayanı da vardı. Biz Malakanlarla büyüdük” şeklinde konuştu.

Deniz Zeyrek ardından sözlerine şöyle devam etti; 

“Hepimiz Kars’a çok şey borçluyuz”

“Ben 16 yaşında Kars’tan çıktığımda yaşamayı öğrenmiştim, ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmiştim. Yatılı okulda fırında ekmek pişirmeyi de öğrenmiştim, ahırda hayvan doğurmayı da öğrenmiştim. Her konuda bir fikrim vardı çünkü bilgim vardı. Büyüklerimizden de bütün bunların teorisini de dinliyorduk. Düşünün dedelerimiz eğitimli olmasalar bile çok bilgin insanlardı. Yaşanmışlıklarından öğrendikleri çok şey vardı ve bize aktarmaktan hiç imtina etmediler.”

“Bugün bana ‘neden Kars’a bu kadar önem veriyorsun. Bu kadar ulusal düzeyde gazetecilik yapıp bu kadar lokal düzeyde bir şehrin fanatikliğini yapmak doğru mu?’ diye soruyorlar. Fanatiklik yaptığımdan değil ama o  şehre çok şey borçlu olduğumdan şehrimi gündemde tutuyorum. Hepimiz Kars’a çok şey borçluyuz. Uzak ve yalnız bir şehir. “

“Tescilli binalara dokunabilseler hepsini yıkıp yerine saçma sapan binalar yapacaklar”

“Belki son dönemde takip ediyorsunuzdur. Ben 4-5 senedir Doğu Ekspresi vs. gibi konularla bizzat uğraşıyorum. Sosyal medya kullanımı, tanıtım filmleri, gazetecilerin oraya gitmesi, şehrin tanıtılması için haber, film yapılması vs. tasarlarken ‘Biz neyi anlatabiliriz insanlara, insanları oraya ne ile çekebiliriz’ diye tartışırken biraz önce Bingür hocanın arşivinden gördüğümüz binalardan kalanları düşündük.

Sağ olsun Naif Alibeyoğlu da belediye başkanıyken hepsini tescillemiş. O tescilledikleri binalara şimdi dokunamıyorlar. Dokunabilseler hepsini yıkıp yerine saçma sapan beton binalar yapacaklar.

Bir kere şunu sağladık; sosyal medyada insanlar o binaların önünde fotoğraf çekilip paylaşmak için Kars’a gidiyorlar. Donmuş Çıldır gölünün üzerinden fotoğraf paylaşmak için Kars’a gidiyorlar. Kaz yediklerini göstermek için Kars’a gidiyorlar. Doğu Ekspresi’nin yol güzergahında müthiş manzaralar var. Bilmiyorum gittiniz mi İliç’ten geçerken iki dakikada bir pencereniz başka bir yağlı boya tabloya dönüşüyor. Bunların fotoğraflarını çekip ‘ben buradaydım’ diyebilmek için insanlar Kars’a gidiyor. Biz sadece bu boyutunu göstererek bir çok insanı oraya çekmeye başardık. Özellikle öğrencilerin ilgisini çekmeye çalıştık ve başardık da.”

“O masumiyeti kaybettirmeye çalıştıkları için üzgünüm”

“Şimdi ama şöyle bir şey oldu; ‘Ya buraya bu kadar ilgi varsa biz bunu paraya çevirelim’ diyenler devreye girdi. Bakanlar devreye girdi. Şimdi turistik tren koydular: İki kişi 600 lira. Bizim o hedeflediğimiz kitle artık yerini bir tren biletine 300 lira verip Erzincan’da, Erzurum’da vs. iki saat dolaşmak isteyen ve konfor bekleyen insanlara dönüştü.”

“Onlarda gittiklerinde Kars’a ‘burası ne böyle, işte yoksul, kirli, çok fazla sokak köpeği var, çok yetersiz’ falan gibi eleştiriler yapmaya başladılar. Halbuki bizim başlangıçta bu işi tasarlarken öne çıkardığımız şey uzaktaki yoksul ve yalnız kentti. Masumiyet istasyonuydu. O masumiyetini kaybettirmeye çalıştıkları için ben şahsen üzgünüm.”

“Cumhuriyetin bize bıraktığı en önemli şey sosyal adalet ve fırsat eşitliği”

Bunu hep söylüyorum cumhuriyetin bize bıraktığı en önemli şey; sosyal adalet ve fırsat eşitliği… Yani Rize’de doğan Gükan Hacır, Kars’ta doğan Deniz Zeyrek, bir şekilde geliyorlar ve Türk medyasında her gün ekranlara çıkan iki yüz oluyorlar. İşte bu sosyal adaletin ve fırsat eşitliğinin bize kattığı şeydir. Fırsat eşitliğini sağlayan en önemli şey de eğitimdir. Bu son dönemde Türkiye Cumhuriyeti’ne verilen en büyük zararın ben eğitim sistemine verilen zarar düşünüyorum. Tamir etmesini bilmedikleri halde bozdular ve şimdi işin içinden çıkamıyorlar. Çoban Sülü nasıl Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olduysa, Rizeli taka kaptanının oğlu Recep Tayyip nasıl Cumhurbaşkanı olduysa onlar bulduğu bu fırsatı çocuklarımızın bulamayacağından endişe ediyorum. Yeni dönem siyasetinin bize verdiği zararların başında bu geliyor.”

“Zenginlik olarak gördüğümüz kimliklerimiz farklılık olarak görülmeye başlandı”

“İkinci zarar kimliklerimizi biz zenginlik olarak görürdük. Şimdi ise farklılık olarak görülmeye başlandı. Kars’ta ben hiçbir zaman ‘orası Kürtlerin dükkanıdır, burası Terekemelerin restoranıdır’ vs. gibi şeyler duymazdım. Seçimlerde belki aday faktörü belirleyici olurdu ama hiç bir zaman kimse kimseye işte ‘Kürtlerin dükkanına gitme, şurada Terekemelerin var oraya git’ vs. demezdi şimdi denmeye başladı. Çünkü yeni dönem Türkiye siyaseti bunların üzerine kurgulandı. Bölmeye, kutuplaştırmaya vs. odaklandı.”

“Kars’ı dindarlaştırma gibi bir çaba içine girildi”

“Kars’ın en büyük talihsizliği de bilmiyorum yaşı bizden büyük olanlar 12 Eylül’den sonra buralarda yaşadığı için görmemiş olabilir. Kars’ı dindarlaştırma gibi bir çaba içine girildi. Bizim meşhur bir hikayemiz var. ‘Erzurumlular Karslıların yolunu kesermiş ‘hele bir Gurfallah oku’ derlermiş. Okuyunca da ‘hele gelin bakın doğru okuyor mu’ derlermiş. Biz bu fıkrayı Kars için değiştirdik artık. Erzurumlunun biri Kars’a gidiyor, Karslı yakalıyor ve diyor ki ‘Hele bir Yasin oku’. Erzurumlu da ‘Eye lele biz size bele zulmedir miydik’ diyor. Kars’ı bu hale getirdiler.”

“Ben Kars’ta FETÖ operasyonları yapıldığında şok oldum. ‘Kars’ta FETÖ’cülerin ne işi var’ dedim. Ama girmiş. Bir şekilde Kars’ın çok kimlikli yapısını değiştirip belirli noktalara çalışmışlar.”

“Ben mesela Hasan Harakani’nin Anadolu’yu fetheden Türklerin ilk temsilcisi olan Erenlerden birisi olarak bilirim. Ama şimdi sanki o Arap din önderlerinden biriymiş gibi bir yansıtma çabası var. Buna da mesela alışamadım.”

“Buna müsaade etmemek lazım”

Geçenlerde tartıştık, aslında bunların da tartışılması lazım. 1071’de Malazgirt’ten giriş yaptı Alpaslan Türkiye’ye. Peki 1060’ta Kars’ı almışlar, Ani’yi almışlar. 1064’te Ani Antik Kentindeki Menücher Camisinde cuma namazı kılmışlar. Kars Anadolu’da değil mi? Niye o zaman Anadolu’ya Alpaslan Malazgirt’ten girmiş. Yani öyle bir anlatıyorlar ki  Alpaslan Anadolu’ya Malazgirt’ten girmiş. Öyle değil. Yeni bir tarih yazılmaya çalışılıyor. Bu tarih yazılırken de bizim kendi tarihimizi ve sahip olduğumuz hazineyi silmeye çalışıyorlar. Buna da müsaade etmemek lazım. Onun için çevremizdeki herkese sahip oldukları tarihe sahip çıkmayı öğütleyelim.

“Kars’ın siyasi gidişatından pek hazzetmiyorum”

“Ben Kars’ın siyasi gidişatından pek hazzetmiyorum. Hep böyle kaz meselesi, tanıtım meselesi,  Doğu Ekspresi meselesi falan bana hep diyorlar ki ‘sen siyasete mi gireceksin Kars’ta?’. Hayır siyasete falan girmeyeceğim. Tek bir isteğim öyle uzakta ve yalnız kalmasın. Bir şekilde geçmişteki görkemini yeniden yakalasın.”

“Bakın 1914 yılında Kars şehrinin nüfusu Türkiye’de ilk üçte. Yani 350 bin civarında nüfusu var. Ardahan, Iğdır filan dahil olduğunda bu nüfus 600 bine çıkabilmiş. Düşünün Türkiye’nin nüfusu 13 milyonken Kars’ta 350 bin kişi yaşıyor ki İstanbul’da bu kadar nüfus yok. Nereye gitti bu insanlar? Bakıyorsunuz 1980’den sonra müthiş bir göç başlamış. Okuyanların sayısı azalmış. Çiftçiler yaşama tutunamadıkları için büyük kentlere fabrikalarda iş bulmak için göç etmişler. Kan kaybetmişiz.”

“Bu bir şehre vefa borcumuz”

“Hatırlar mısınız Milliyet gazetesi manşet yapmıştı: ’50 milyara satılık şehir.’ İşte bu kaderi değiştirmek için biraz çaba harcıyoruz. Etrafınızda ‘Kars milliyetçiliği yapmayın’ diyen olursa bu milliyetçilik değil. Bu bir şehre vefa borcumuz. Bu bir vefa borcunu yerine getirmekten ibarettir.”

“Şehre sahip çıkmak lazım. Kars’a sahip çıkmak hem cumhuriyete sahip çıkmaktır, hem de sözü edilen Kars cumhuriyetine sahip çıkmaktır.”

“Doğrusunu isterseniz en azından Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış ve her yerde karşımıza çıkan Karslılar’da bu bilincin arttığını görüyorum. Bu bilinç önünde sonunda güzel şeylere vesile olacaktır diye umuyorum.”

 

Kaynak: Kars'ın Değerleri

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Hasan Karagöz. 30 Ocak 2020 08:12

    Kars'ın kaz eti çenedeyide gevşetiyor ya yağı fazla geldi yada tuzu fazla geldi sıcak yerimizden 100 lerce kilometre ütedeye yani eksi 30c dereceye ateş ediyoruz tutarsa eyvallah...